Olmayan metronun tabelasını dikmelerine şaşırıyorsunuz ama biz Ankara’da tam 8 sene o tabelalarla idare ettik…
İşyerinden çıkınca bir “metroya gider” tabelası koydular, bir de evin orada “Metro çıkışı” levhası vardı sadece…
Birisini görüyorsun, dolmuşa binip ikincisine varınca, sanki metroya binmiş gibi oluyor insan…
Hatta muhterem karım “Niye geciktin?” dediğinde “Metro bu sefer bir-iki yere uğradı” dediğim oldu…
O da her zaman “Metro işte, bara oturtup yanında kuruyemiş de veriyorlarsa, insan geç kalabiliyor” demiştir…
Motorsuz uçak yaptılar bunlar… O zaman başbakandı, pilot montunu giyip, kemeri de bağladı ki ters taklada düşmesin…
Arkasına da yardımcı pilot oturttular, hani ola ki motorsuz uçak uçarsa, havada kalmasın…
Astronot okulu açtılar…
Bursa’da temeli atıldı, hoca geldi, kurban kesildi, Kuran okundu, dualar edildi… Yani ha biraz daha gayret, heyet uzay araçsız uçtu-uçacak…
Üretimsiz büyüme…
Uçan etiketli “düşük enflasyon”…
Fabrikasız sanayii…
Emeksiz zenginlik…
Doktorsuz hastane…
Hukuksuz adalet…
Hakimsiz mahkeme…
Suçsuz ceza…
Oruçsuz iftar…
Abdestsiz namaz..
“Metro” tabelasının altında metro deliğinin olup olmaması önemli değil…
Cumhurbaşkanı olmayan üniversiteden mezun mu, değil mi?..
Şimdi sıra geldi; parlamentosuz demokrasi yapıyorlar bize…
Bu ayın 24’ünde, üç kuvvet; yasama, yargı ve yürütmenin tek kişide olduğu demokrasiyi oylayacak millet…
Eğer bu sefer de “tek adama” oy verirse Türkiye…
Deliksiz metro ile iyi yolculuklar…
Bekir Coşkun
https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/bekir-coskun/deliksiz-metro-2451308/