Korona sürecinde teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bilgisayarın öğretmenlerin yerini alamayacağını gördük. Öğretmenlerin verdiği ilhamı makinaların veremeyeceği anlaşıldı.
Ahlaklı davranışları makinalardan öğrenemez çocuklar. Empati yapan eğitimcinin öğretme yöntemini robotlar kullanamaz. Öğrencinin yüzüne bakarak utandığını, hasta olduğunu anlayamaz. Robotlar ani çözümler üretemez, ipucu veremez. Kısacası makinalar okul kültürünü anlayamaz. Sınıfın asıl zenginliği öğrenci ve bu farklılığı algılayan öğretmenlerdir. Son dönemde eğitimde karıştığımız sorunlar bunu doğruluyor zaten.
Hukuk, bankacılık ve ilaç sektörlerinde sağlam verimler elde edilirken eğitimde bunun sağlanması zordur ya da tek başına sağlanması imkânsızdır. Çünkü karşısındaki insandır. Sorunları olan, ağlayan, gülen, hasta olan. Robotlar empati yapamaz, öğrencilere anında çözümler üretemez. Simidini arkadaşıyla paylaşan çocuğun mutluluğunu anlayamaz. Hiçbir öğretmenin verdiği aferini veremez.
Kaç yaşına gelmeme rağmen ilkokul öğretmenimin tırnaklarımı kontrol etmesini hâlâ hatırlarım. Her tırnak kesişimde onun uyarısı aklıma gelir. Acaba hangi robot bu duyguyu verecektir? Ya da horoz şekeri verip havalara uçuracaktır?
Ya ‘Babalar Günü’ şiiri okunduktan sonra ağlayan yetim çocuğun gözyaşları… Acaba onu hangi robot silecektir?
ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!!!
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK
Atatürk durmuş,
Karatahta başında,
Bir elinde tebeşir,
Değişecek! diyor.
Artık her şey değişecek,
Yazı da kıyafet de
Bu milletin kaderi de!
Sonra başlıyor,
Cümleleri yazmaya.
Her harf yazışında,
Aydınlanıyor gökyüzü,
Yeşilleniyor bahçeler, dağlar
Ülkem kalkınıyor.
Aradan geçen,
Yüzyıldan sonra,
Çocuklarım şen,
Milletim mutlu.
Atatürk bakıyor gökyüzünden,
Gülerek umutlu.
Neslihan Minel