8.2 C
İstanbul
22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

FİKİRTEPE’NİN ÇOCUKLARI

Fikirtepe, güvercinlerin uçuştuğu, sokak kedilerinin özgürce dolaştığı, kiremitlerde martılarla kargaların kavga ettiği, gündüzleri tavuk ve horoz seslerinin geceleri ise cırcır böceği sesinin yankılandığı eski bir semt. İstanbul’da böyle mahalle kaldı mı bilmiyorum ama ben bizzat bu mahallenin varlığına şahit oldum. Gecekondu evlerin iki üç katlı apartmanlarla yan yana sıkıştığı, eski evlerin önünde veya arkasında hala hayatta kalmaya çalışan yeşil bahçelerinde meyve ağaçları olan, çocukların özgürce sokakta oynadığı, çiçekli uzun eteklerini savura savura ayaklarında terlikle bahçeyi süpüren anneler, anneanneler, nineler olan mahalle burası. Babalar işe gider, işe gitmeyenler sokakta volta atar, yaşlı dedeler ise evlerinin önünde sandalyede oturup ağaç gölgesinde sohbet eder, gelen geçeni seyrederler. Çamaşır iplerine kurutulmak üzere asılmış nevresimler, kıyafetler, bahçelere ve balkonlara renk katar. Bu mahallenin en mutlusu çocuklar. Tıpkı bizim çocukluğumuzdaki gibi özgürdür buradaki çocuklar. Sokak başında küçük mahalle bakkalından aldıkları plastik topla nasıl da oynarlar? Oyunun tadı çocuk sesleriyle çoğalır. Küçük büyük demeden çocuklar sokaklarda akşama kadar oynarlar. Bazıları bisiklet sürer, bazıları yakar top oynar, saklambaç, seksek… Mahalle camisinin bitişiğindeki beton arsada ise her gün maç yapan çocuklar vardır. Onlar akşam sokak lambası yanana kadar top peşinde koşarlar.

Kış günü tanıştığım Fikirtepe sokaklarında içimi huzur dolduran ve beni çocukluk anılarıma götüren tatlı bir yaşam vardı. Özellikle mahalle çocuklarını seyretmek beni çok etkiledi. Kendi çocukluğumuzda oynadığımız sokak oyunlarının hepsini oynuyorlardı. Özgürdüler ve mutluydular. Sokakta çocuk sesleri, oyunların verdiği heyecanla etrafa yayılan çığlıkları, üç tekerlekli bisiklet süren küçük bir çocuğun kahkahaları bile etkileyiciydi benim için. Onlar İstanbul gibi bir şehirde, apartman binalarında dört duvar arasında bilgisayar ve tabletlere bağımlı olan kendi yaşıtlarından çok farklı, bahçelerde ve sokaklarda büyüyen çocuklardı. Birbirlerinin evine gidip ekmeklerini, gofretlerini, ağaçlarındaki meyvelerini paylaşan ve kendi hikayelerine ortak olan küçük insanlardı. Bu çocuklara hayran kalmıştım çünkü, kurdukları evcilik oyunuyla onların hayal güçlerini nasıl güzel kullandıklarını görmüştüm. Bizim çocukluğumuzda oynadığımız evcilik oyunun aynısını onlarda seyrettim. Onların ne konuşan ve ağlayan bebekleri, ne hazır yapılmış mutfak ve tamirat oyuncakları, ne de süslü plastik çay tabak setleri vardı? Yıkıntı bir evin boş arsasında kendilerine harika bir evcilik alanı yaratmışlardı. Etrafta buldukları eski püskü eşyaları, duvar taşlarını kullanarak ve başka şeylerle oyunlarını kurmuşlardı. Eski kap kacak, ucu çıkık lamba, kırık bir vazoda tozlu yapma çiçekler, üst üste dizilmiş taşlardan ocak ve fırın, bir tahta parçasından masa, yırtık pırtık minderden koltuk… Evcilik oyununun eşyalarını, hayal güçlerini kullanarak oluşturmuşlardı. Elinde olanla üretmek için aklı kullanmak, beyni çalıştırmak, hayal gücü ile oyunu sürdürmek. Bu müthiş bir çaba ve yaratıcılık… Günümüz bilgisayar çocuklarına ibret olmalı diye düşündüm. Buna şahit olmak, özlemle hatırladığım kendi çocukluğumdan kalan bir şeylerin hala var olması beni çok mutlu etti.

Fikirtepe’nin çocukları gerçek hayattan habersiz, zararlı yaşamı bilmeden günlerini geçirirler. Akşam olup anneleri onları eve çağırıncaya kadar, oyunlarına hayallerini katarak tatlı tatlı oynarlar. Bahçeli evlerinde, sokakta bulduklarıyla hayallerini süslerler. Erkek çocukların elinde renkli plastik bakkal topu, bir dal parçası, üç tekerlekli bisiklet, tence kapağından araba direksiyonu. Peşlerinde minnacık yavru kediler. Kızlar, kirli bez bebekleri ile evcilik oynarken eski kap kacak içinde bebelerine topraktan mama yaparlar, anne olurlar, baba olurlar, gece olur uyurlar, gündüz olur uyanırlar, karanlık olur lamba yakar, söndürürler. Kendi aralarında kim bilir hangi hikayeleri anlatırlar? Birbirlerine küserler, sonra barışırlar. Belki de usul usul bir köşede ağlamışlardır istedikleri olmadığı için? Bu çocukların yüreklerinde hangi duygular vardı, hangi fırtınalar kopuyordu kim bilir? Arkadaşlık, dostluk, komşuluk, paylaşma ve dayanışmayla kendinden gelen mutluluk vardı içlerinde. Öyle büyüyorlardı. Yetişkin olduklarında bu yaşam dengelerini iyi kuracaklarına ve devam ettireceklerine inanıyorum. Çocukluklarını özgürce yaşadıkları için hayalleri ve amaçları olan harika çocuklar onlar.

Ben Fikirtepe’nin çocuklarını sokaklarda hep mutlu gördüm, onları hep de öyle hatırlayacağım.

Nevriye Gürel

Facebook Yorumları
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Diğer Yazıları

Bizi Takip Edin

232BeğenenlerBeğen
114TakipçilerTakip Et
349TakipçilerTakip Et
2,330AboneAbone Ol
- Reklam -

En Son Eklenenler