TV’leri biraz avarelik yapmak istediğim zamanlar, o da beş on dakika izlerim.
Dün akşam TV bulunan odaya girdiğimde kanalların birindeki ağız dalaşı dikkatimi çekti. Gözlüklü, afili bir adam, grafiklerle bir şeyler anlatmaya çalışan kadınla adeta mahalle kavgasına tutuşmuş.
Bu kavga da neyin nesi diye merak ettim.
Her ne kadar geçenlerde içi geçmiş liderlerimizden biri bir başka lider için “insanın başına ne gelirse meraktan gelir…” dese de “merak”ın öğrenmenin en temel eylemi olduğunu bilirim.
Afili, hormonlu TUİK verilerine göre bile Zimbabwe’den sonra en yüksek ikinci enflasyonun ülkemizde olduğunu anlatmaya çalışan kadına bütün dünyada pahalılık olduğunu, Batılı ülkelerin pahalılıktan kırıldığını, ülkemizde her şeyin yolunda olduğunu kabul ettirmeye çalışıyordu.
Bu öyle bir curcunaydı ki geçmişin en heyheyli Hacivat Karagöz atışmalarındaki üslubu anıp derin bir ah çektim. Boşuna “Üslub-u beyan, aynıyla insan.” dememiş eskiler.
Afili, haklılığını kanıtlyabilmek için bir ara;
“Hollanda başbakanı halktan, duşta iki dakika daha az kalmalarını istedi.” deyince daha bir dikkat kesildim.
Hollanda’yı, Belçika’yı iyi bilirim. Kolay değil, oralarda altı yıl yaşadım.
Yıllar önce Antverpen’de, Flamanların ünlü ressamı Rubens (1577- 1640) evini geziyorduk. Bir köşede koca koca fıçılar gördüm. Flaman arkadaşıma bu fıçıların ne işe yaradığını sordum. O çağlarda varlıklı Flamanlar bu fıçılarda yıkanırlarmış.
“Kendi kirli suyunda yıkanmak bu.” dediğimde arkadaşım;
“Unutma, 400 yıl önce…” demişti.
O yıllarda bizim zenginlerimiz de hamamlarda yıkanırlarmış.
Ya halkımız?
Gusülhanede, çalı arkasında su dökünerek?
Ya bugün?
Aklımda, kış ortasında 4 gün elektriksiz yaşayan Ispartalı dostlarım, arkadaşlarım, yurttaşlarım…
Hollanda başbakanı halkından duşta iki dakika az kalmalarını isterken Isparta’da dört gün elektriksiz kalanlar nerede yıkandı acaba?
Ne dersiniz? Cebinde mazot parası olmadığı için tarlasını ekemeyen çiftçim kirini üç günde bir şehir hamamının göbek taşında atıyor olabilir mi?
Sağmal ineklerini yem alamadığı veya süt para etmediği için kesime gönderen besicilerimiz süt banyosu mu yapıyor olabilirler mi sizce?
Sakın elektrik borcunu ödeyemediği için kömür ütüsü kullanan terzim, dükkanında karanlıkta oturan esnafım akşamları saunalarda keyif çatıyor olmasın?
…
Bana göre, “Eti kurbandan kurbana gören , domatesi taneyle alan; günü ucuz ekmek, yağ, şeker kuyruklarında kurtarmaya çalışan milyonlara;
“İyi ama bakın; Hollanda’da insanların iki dakika daha az duşta kalmalarını istiyorlar.” diyerek ülkeyi yönetenleri aklamaya çalışanları önce vicdanlarını kırklamaya göndermeli ki tartışmalar insanlara ışık tutsun.
Hamdi Topçuoğlu
