Nicedir Maliye Bakanımız Sayın Nureddin Nebati’yi ti’ye alan yazıları okudukça çok üzülüyorum. Bana göre Sayın Nebati, anlaşılamadı; belki de anlaşılmak bile istenmedi.
Kimileri esprilerini kavrayamadı. Kimileri onu, soyadını (nebat/ bitki, nebati/ bitkisel) anlamlarıyla ilişkilendirerek vurmaya çalıştı.
Nedense kimse onun çağımızın çok çok ilerisinde bir maliyeci olabileceğini düşünmedi.
Sayın bakanın soyadı, bana daha ilk gün, Milattan önce 4. Yüzyılda Ürdün’de, Suriye’de çağlarının çok ilerisinde bir uygarlık kuran Nebatileri anımsatmıştı.
Nebatiler, ticari zekâlarıyla tanınan bir kavim. O çağda çölde Petra gibi muhteşem bir kent kurmuşlar. Çölün yağmur sularını dev sarnıçlara toplayarak kentlerinin su ihtiyacını karşılamışlar. Dahası vadilerde teraslar kurarak bu teraslarda sulu tarım gerçekleştirmişler.
Öyle ya, atalarımız “Soydur çeker…” demiş. Ben de Sayın bakanın Urfalı olmasını da göz önüne alarak onun atalarının Nebatiler olacağını varsaydım; işte Türkiye maliyesini uçurumdan çekip alacak adam, dedim.
Pazar-sokak, konu komşu yakınmalarından tedirgin olsam da onun gözlerindeki ışıltıyı görmeye çalıştım.
Bakanın son salon toplantısında söylediği; “Neo klasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan; davranışsal ekonomi ve nöroekonomiyle daha fazla önem kazanmaktadır.” türünden cümlelerini anlayamadığım için de hiç üzülmedim.
El var elden üstün; dil var dilden keskin, değil mi ya…
Ben hâlâ Sayın Nebati’nin tıpkı Nebatiler gibi çağının çok ötesinde maliye ve ekonomi bilgisine sahip olduğuna inanıyorum.
Göreceksiniz tarih onu hep anacaktır.
Ha bu arada Türkiye ekonomisi ne olur, diye mi soruyorsunuz?
Hadi bana izin, Ben Ürdün’e, antik Petra harabelerine gezmeye gidiyorum.
Hamdi Topçuoğlu
