Kaç gündür şu benim yenice ikinci baskısını yapan “Şehre Kaçış” gençlik romanından iktidar milletvekillerine birer adet göndersem oylama sonucunu etkiler mi acaba diye düşündüm, fikrimi çevremdeki dostlarla değerlendirdim.
Hiçbir dost “İyi olur.” demedi.
Kimi “Onlar sahip ne derse onu yapar.” dedi, kimi “Okumaya zamanları olmaz.” dedi. Ama eşim hepsinden daha sertti bu konuda: “Emekli aylığınla zar zor geçinen bir adamsın 300 kitap göndersen 4000 TL, 1500 TL de gönderme parası. Nereden bulacaksın!” deyince akan sular duruverdi.
Gönüm gerçekten bu yasaya parmak kaldıran milletvekilinin Bala’nın hikâyesini, bir köpeğin bir çocuk için, yaşlı bir köylü için ne ifade ettiğini okumalarını isterdim.
Bugün 30 Temmuz..
Sabaha karşı “Sokak Hayvanlarını Koruma (!) Yasası 224’de karşı 275 oyla kabul edildi.
“Eşref-i mahlukat!” tarih boyunca koruyucusu, dostu olan bir canlı türünün katliamını yasalaştırdı.
Bu ülkede sokak köpekleri sorunu var mı?
Var…
Çözüm gerekli mi?
Evet.
Çözüm bu mu?
Elbette hayır…
Yazık iktidarın CHP’li belediyeleri mali kıskaca alma oyunun piyonları bu kez de sokak köpekleri oldu.
Sözüm ona sokaklarımız artık güvenlidir.
Artık sabahın köründe okula giden çocuklarımız yaz saati uygulamasına köpek bahanesiyle karşı çıkamayacaklardır.
Artık yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmaya bahane üreten kardeşlerimizin köpek bahaneleri olmayacaktır…
Her şey bir yana, ben, böyle bir yasaya el kaldırmak zorunda kalan hiçbir milletvekilinin yerinde olmak istemezdim. Tarih katledilen milyonlarca köpeği değil, bu yasaya parmak kaldıranları hep hatırlayacak ve hatırlatacaktır.
Haydi gelin biz de benim soy şairim Güler Meriçkan Güleç’in Bala için yazdığı dizelerle tarihe not düşelim:
BALA’ ya :
dünyanın en yaşlı
ahlat’ı olsam da
otur gölgeme de
şehre inmeyen bir yol çizelim bala’m
inceden ince
dallansın umutlarımız
gözlerden gönüllere
dünyanın en yaşlı
ardıç’ı olsam da
yaslan annacıma da bala’m
bilge bir rahmet gibi
arıtalım şehri
çakır’ın tasmasıyla dolaşsın
canay’ın av köpeği
Hamdi Topçuoğlu