4 C
İstanbul
13 Ocak 2025, Pazartesi
spot_img

ÇEHRE

Bir roma heykelini andıran erkek bedeninin geniş omuzlarından yukarıya uzanan güzel bir boynun taşıdığı çehreye dikkatlice bakıyorum. Kara kalemle çizilmiş misali siyah gözler, derin bakışlara sahip. Bu derin bakışları, gözkapağının açılıp kapanmasıyla örten siyah kirpikler, süpürge teli gibi uzun. Öyle uzun ki yay gibi görünen kara kaşlara usulca dokunuyor. Oldukça biçimli duran güzel kaşlar da uzun kirpiklere yakışarak yüzün çizgilerini tamamlıyor. Bilgeliği ifade edercesine görünen geniş ve pürüzsüz alın, kusursuz erkek bedeninin ruhunu ve ruhunun iyiliğini bir ışık huzmesi gibi etrafa yayıyor. Bu parlak alnı kısmen örten gür saçlar ise sağa doğru taranmış, bir teli bile düşmemiş genç bir delikanlının saçları gibi sağlıklı ve sık. Fakat hayat yolunun yarısından fazla yaşa sahip olan bu başa yakından bakıldığında beyaz saçların siyah saçların arasına karışmış olduğu görülüyor. Yaşanmışlıkların şahidi olan bu saçların arasından güzel bir kadınınki kadar küçük kulaklar görünüyor. Bu kulaklar, zarifliğin yanında her şeyi duymak istemeyen çehrenin asi uzvu sanki… Cevabı verilmeyen soruların havada asılı kalması böyle düşündürse de duymakta güçlük çekiyor olabilirler.

Çehreye en çok yakışan, bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibi görünen güzel kavisli burnun altındaki dolgun dudaklar. Üst dudak kıvrımlı şekilde dolgun ve pembemsi dudakla birleşiyor. Bu öpülesi güzel dudaklar, gerek olmadıkça açılıp söz söylemiyor. Sözcüklerin zincirlendiği bir dil var içeride. Daha fazla konuşmamaya yeminli gibi sıkı sıkı kapalı. Gülümsemeden yoksun ve duygu ifadesinden uzak dudakları, ağaçsız duran çorak toprakların kuruluğuna benzetiyorum. Aşksız ve tutkusuz dudaklar… Duyguların hapsedildiği kalple anlaşmış, sevgi ve aşktan yoksun. Karşıdan görünen sarı tepelerde çiçek ve ağaçların olmaması gibi duruyor.
Boylu boyunca uzanan ağaçsız kurak tepelerin havasından suyundan etkilenmiş gibi solgun görünen yüzün hatlarında, doğduğu yörenin kuru ve tatsız havası var. Duygulardan eser yok, ifadesiz, durgun. Ancak tüm bu kuraklığa rağmen seyredilecek çok güzel bir yüz…

Uzun ve düzgün bacakların, orantılı bedenin güzel boynun üzerinde adeta altın orana sahip çehrenin duruşu, beni kendisine çekiyor. Sessizce incelediğim yüzün duygu tutsaklığının nedenlerini öğrenmek istiyorum. Çehrenin ardına gizlenmiş duyguları hissediyorum ama onları ortaya çıkarmak ne mümkün? Öyle böyle değil; tutuk, donuk ve ifadesiz. Yüz hatlarındaki durgun bakışların ardında kim bilir hangi sıkıntılar var? Süpürge teli gibi uzun siyah kirpikler, gözkapağının refleksi ile her açılıp kapanışında sanki tüm kederini, tüm düşüncelerini derin bakışların içine saklıyor. Belki de gözler sakladığı duyguları beyne iletiyor, oradan da kalbe ulaştırıyor. Yüreğe depolanan ve zincirlenen duygular, güzel çehrenin ifadesizlik nedeninin ta kendisi. Kusursuz olan bu bedenin göğsüne kulağımı dayayıp dinlesem iyi niyetli olduğunu hissettiğim kalp atışlarının arasında hayatın zor ve hüzünlü yaşanmışlığına ait alçalıp yükselen sesleri duyabilirim. Çok uzak yollardan gelip yanında misafir olduğum bu çehrenin neden duygulardan yoksun olduğunu o zaman belki anlarım ama tutsaklığı çözememenin çaresizliğinde kahrolabilirim.

Güzel çehrenin duygularını çıkarmak için, bir buse yeter mi çehrenin gülümsemesi için? Peki duygulardan yoksun bu güzel çehrenin alnına buse kondursam, anlatır mı bana derdini? Uzun siyah kirpiklerinden öpsem, gözlerime baktığında derinliklerden kurtarır mıyım bakışlarını? Bana küçücük bir gülümseme bile kırar mı hapsolmuş duygularının zincirini?

Nevriye Gürel
2024

Facebook Yorumları
Önceki İçerik

Diğer Yazıları

Bizi Takip Edin

232BeğenenlerBeğen
114TakipçilerTakip Et
349TakipçilerTakip Et
2,350AboneAbone Ol
- Reklam -

En Son Eklenenler