Alışveriş merkezlerinin kibirlerinden dübürlerinin görünmediği zamanlardı. Yaşı biraz geçkin kızlar gitmeden evvel hazırlıklar yaparlar, kuaföre giderler, en fiyakalısından giyinirlerdi. Seyrek olmakla birlikte, topuz yapanlar, komşu düğünü sonrasında ikinci el olarak bir hafta kullandıkları topuzlarının ilk günlerinde AVM gezmeyi tercih edenleri vardı.
Kahvehane alışkanlığı olmayan, sigara ile mesafeli, ya bırakmış, ya da zorla bıraktırılmış emeklilerin de üşümeden, gelip gideni saatlerce izleme mekanları haline gelmişti kat geçişleri ve bilhassa lokanta katı. Lokantalar en üstte olurlardı , kalabalıklardı, kim kime dum duma ritminde hareket ederlerdi.
Bir kısmı tıknefes, yanyana sıralanmış naylondan yiyecekler satan markaların önünde sıraya girer, menülerini seçer, önlerine konulan tepsiye dizilmesini beklerken sabırsızlardı . Tombullardı.
Öğle vakti gözlük modelleri birbirine fark atan banka memur ve memureleri dökülürlerdi. Hafif göğüs, bacak dekolteli çok konuşan hanımlar ve adi kumaşlı sadece rengine ya da modeline kanılarak alınmış takım elbiseleriyle genç uzun erkekler. Onlar paralı ve bakımlı olduklarını ispat edercesine bol salatalı, az karbonhidratlı ve proteinli yiyeceklerle doymuş gibi yaparlar. Sonrasında kahve çeşitleriyle tatlandırırlardı sohbetlerini. Mesai saati gelince bir anda kayboluverirdi gürültüleri.
Okulunu kırmış, gömlekleri pantolonlarının dışında ergenler, kocaman spor ayakkabılarının üzerine yığılmış lacivert pantolon ve sırt çantalarıyla terliydiler. Kurt gibi açtılar. Hamburger ve yanında duble patates kızartmasını bol ketçap, mayonez ile az çıkmış bıyıklarına bulaştırarak yerler, zemini sarkanlarıyla paspaslayarak Nike senin Adidas benim gezerlerdi.
Bir de Pazar günleri sabahtan akşama kadar tuvalete yakın oturmalıklarda vakit geçiren Kırgız hanımları vardı AVM’lerin. Çok sık düz saçlı, tıknaz, eğri , iri kafalı ve cep telefonları kampanyalıydı. Hiç kapatmadan yedek şarjlarla akşama kadar konuşabilirlerdi bütçelerini sarsmadan.
Oysa AVM bu tip ziyaretçilerini pek sevmez kalabalık günlerde. Onlar merkeze koydukları çekilişe tabi, promosyon otomobil, motosiklet benzeri pahalı eşyaların kurasına katılabilmek için toplanan fişlerinin çokluğunun derdindedirler. Onların ekmeğini yağlayan kafadan hafif seyrek, nereden kazanıldığı belli olmayan paranın harcayıcısı hanımlardır. Bu hanımlar, ev hanımıdırlar, yeden yüksek ve otomatik arabaları vardır, kredi kartlarıyla alış yaparak vakitlerini geçirirler. En tutulan tip bunlardır.
En büyük ciroyu ise ortadaki makyaj malzemelerini üç, beş liraya satan siyah giyimli, sürmüş sürüştürmüş hanımlar yaparlar.
Bir zamanlar resim sergileri açtığım bu mekanların lokanta katından, kapanış saatinde çıkışa doğru ilerlerken, makyajcı hanımların o günün hasılatını saymalarını imrenerek izleyişimi anımsıyorum. Ki onlar AVM nin mutlu sultanlarıydılar.
Pandemi nedeniyle özlemiş olabilirsiniz diye düşündüm.
Kıvanç Gülhan