6.7 C
İstanbul
22 Kasım 2024, Cuma
spot_img

BİZİM SOKAK – 2

-Çilek alsana biraz… Şimdi git al demiyorum canım. Akşam işten dönerken… Birkaç haftaya kalmaz mevsimi geçer. Biraz fazla al. Yediğimizi yeriz, yemediğimizi reçel yaparız. Bir buçuk kilo kadar olsa yeter. Çok iri olmasınlar. Onlar hormonluymuş. Orta boy olsun. Bir tane ye de öyle al. Kokusu, tadı güzel olsun.
Dutlar kaldırmalara dökülmüş. Yapış yapış, simsiyah. Sinekler, arılar kol geziyor. Tam altından geçerken pıt… Hay aksi… Bu gömleği giyip evden çıkalı daha yarım saat bile olmadı. Yıkanması bir ayrı bela, ütüsü ayrı dert… Bir tek sen eksiktin.
– Anneme ben bakıyorum. Abi bir lira versene. Anneme ben bakıyorum. Sinirim
tepemde. Senin annen zaten… Ben mi bakayım? Dilenciliğin de cılkı çıkmış.
Küçük bir dükkân… Karşıdaki okulun duvarına bakıyor. Ev gibi perdeleri güneşlik ve tül… Açık kapısına kümes telinden bir çerçeve çekilmiş. Bütün sokak şakır şakır kanarya sesiyle yıkanıyor. Canımın sıkıntısını ancak bu mekân paklar.
-İçerde kimse var mı?
– Geliyorum abi.
– Kolay gelsin.
– Buyur abi, kuşlara mı bakacaksın?
– Bakmasına bakacağım ama alıcı değilim.
– Hiç dert değil.
– Oturup kuşları dinlemek istiyorum.
– Başımın üstünde yeriniz var. Kuşları seven herkesi severim.
-Satıcı mısın? Yoksa hobi mi?
-Her ikisi de ama daha çok hobi.
-Kaç yıldır kanaryalarla uğraşıyorsun.
-Çocukluğumdan beri. Makine mühendisiyim ben. Ona yakın farklı şirkette çalıştım. Emekliliğim doldu ama yaşa takıldım. İki yıl bekleyeceğim.
-Kuşlara merakın nasıl oldu?
-Babam bir çift kanarya almıştı. Küçücüktüm. Bir tutuldum. Bir daha kurtulamadı.
-Benim de kanaryalarım oldu. Yavruladılar falan derken peş peşe ölüverdiler. Üzülüyor inisan. Bir daha almadım. Sonra vaz geçtim. En son Mozambiklerim vardı. Erkeği kaçınca dişiyi başkasına verdim.
-Bak şu iki kafestekiler hariç seç beğen istediğini sana vereyim. Onlar damızlık.
-Bakmayı beceremiyorum ben. Ölürlerse kötü olurum. Hem pahalı kuşlara benziyor bunlar.
Önüme kanaryalarla ilgili bir katalog koydu. Her cins kuşun özellikleri ve ölçüleri hakkında sayfalar dolusu bilgi vardı.
-Parayı boş ver sen, dedi. Yaparız bir şeyler. Sen meraklı birisisin. Herkese kuş satmam ben.
Çilek mi? Her zamanki gibi yine unuttum. Kapıdan girince aklıma geldi. Bir eksiklik var, aklımda bir şey vardı, diyordum. Meğerse çilekmiş. Üstümü değiştirip gerisin geriye sokağa çıktım. Bütün tezgâhları dolandım. Kilosuna on beşi bayılınca keyfim biraz kaçtı ama başka çare yok.
Sokağı tırmanmaya başladım. Yaygara, gürültü, kıyamet… Önde ambulans, arkasında polis arabası. Yine ne olmuş ki? Bu mahalle tam bir macera kazanı… Komşum Erkan hastalanmış. Ambulans çağırmışlar. Hangi Erkan mı? Sıhhi tesisatçı olan… Bütün yaz atletle kaldırımda oturan komşum. Hep çay, hep sigara… Bizim sokağın buda heykeli… Kaldırıma oturunca göbek önde tostoparlak. Az sonra yuvarlanıp gidecek sanırsınız. Zenci kadın bağırdı.
-Ne bakıyorsunuz, Sedyeyi tutsanız ya.
Kendimden utandım. İleri atıldım. Yetişinceye kadar kaldırıp ambulansa yerleştirdiler. Ne olmuş, nasıl olmuş ? Herkes birbirine soruyor.
Görevli hemşire;
-Hangi hastaneye götürelim, diye sordu.
Herkes birbirine baktı. Bu sene liseye başlayan bir kızı var. Başka kimsesi yok.
-Yeşilyurt’a götürün dedi, Süleyman.
Bir şey bildiğinden falan değil. Aklına orası gelmiş olmalı. Hem de bize çok yakın.
Ambulans hareket etti edecek derken sokağın başından itfaiye çıkıp geldi. Yangın nerden çıktı? Ne duman var, ne koku? Birisi ambulans yerine aramıştır belki. Aracın yüksek merdivenlerinden iki kişi indi. Sokağa, sokağın köşesinden ötekine baktılar. Hiç kimseye bir şey sormadan çekip gittiler. Ne canavar düdüğü çaldılar. Ne de de çakarlarını yaktılar. Sus pus kaybolup akşama karıştılar.

Haziran 2021
Seyfullah

Facebook Yorumları

Diğer Yazıları

Bizi Takip Edin

232BeğenenlerBeğen
114TakipçilerTakip Et
349TakipçilerTakip Et
2,330AboneAbone Ol
- Reklam -

En Son Eklenenler