“Hoş”, Farsça bir sözcük. Göze uygun, güzel anlamında dilimize yerleşmiş. Tek başına kullanıldığı gibi başka sözcüklerle de birleşerek kullanılıyor: Hoşnut, hoşsohbet, hoşgörü; hoşça bakmak, hoşça görmek, hoş görmek… Bir şeyi olumlu bakış açısıyla değerlendirmek, ondan olumlu/güzel sonuçlar çıkarmak anlamında söylenen sözcükler bunlar.
Cemal Süreya, “Hoşgörü Hoşgörü” adlı denemesinde “… Nedir hoşgörü?” diye sorar ve arkasından da bir şairden çok, filozof edasıyla ekler: “Anlayışlı davranmak mı? Özürlü bulmak mı? Bağışlamak mı? Katlanmak mı? İşi çekimserliğe vurmak mı? Hiçbiri değil. Daha doğrusu bunların hiçbiri olmamalı. Hoşgörüyü bir özgürlük araştırması, bilinçli bir seçme işi olarak görmek gerekir.”
Cemal Süreya’ nın dileğine katılmamak olanaksız. Ne var ki bu, ha deyince kazanılacak bir değer değil.
“İsa’ya biri bir tokat atmış. O da öteki yüzünü çevirmiş tokatlasın diye.”
Hoşgörü, bu yönüyle bağışlayıcı bir kimlik tutumudur. Çünkü bağışlamak, bağışlayan Tanrının elçisine yakışır. Ancak böyle bir hoşgörüyü günlük yaşamda kaçımız benimseyebiliriz? Üstelik, akıl ve mantık süzgecinden geçmeyen, nedeni sorgulanmayan hoşgörü, hoşgörüden çok “boşgörü” değil midir?
Mevlana: “İster Mecusi, ister Putperest, ne olursan ol, yine gel…” derken farklı inançlara bakış açısını da ortaya koyar: Burada da hoşgörü vardır. Ancak bu, İsa’nın hoşgörüsünden farklıdır. Burada bağışlama yoktur.
Mevlana, kendi dininden olmayanları dergâhına çağırırken aynı zamanda onlardan inançtaşlık da beklemektedir. Çünkü arkadan “Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir.” der. Şimdi durup düşünelim, buradaki hoşgörü, “ Siz, siz olarak geliniz!” anlayışının ürünü müdür?
Bir de Yunus’un hoşgörüsünü değerlendirelim :
Elif okuduk ötürü pazar eyledik götürü
Yaratılmışı hoş gördük yaratandan ötürü
Yetmiş iki millete kurban ol aşık isen
Ki aşıklar safında tamam olasın sadık
Yetmiş iki millet, yeryüzü halkları demektir. Tanrı sevgisinin en sadık kişisi olabilmek için din, dil, ırk; zengin, yoksul ayrımı yapmadan tüm insanları sevebilmek gereklidir. Düşüncenin kaynağı ne olursa olsun Yunus’un hoşgörüsü bana göre daha insancıldır. Çünkü onda “öteki”ni “kendimizleştirme” çabası yoktur.
Hoşgörü sevginin kardeşi. Hiç sevmediğimiz birine hoşgörülü davranır mıyız? Öylelerinin küçücük bir olumsuzluğu bile diken gibi batıverir yüreğimize. Ya sevdiklerimiz? Onlar kana kana kullanırlar hoşgörümüzü. Küçük hatalarını hoş göreceğimizi bilirler. Belki bir daha aynı hataları yapmamak için daha titiz davranırlar. Ancak bu hoşgörü pınarından yararlanarak bildiğini okumayı alışkanlık haline getirenlerimiz de pek çoktur. Onların beklediği, hoşgörü değil göz yumma, görmezlikten gelme, merhamet dilenme gibi duygulardır. Hoşgörü, ne denli insancılsa; hoşgörüye sığınma, hoşgörü dilenme de insancıllığın o denli istismarıdır.
Hoşgörü, bir kişinin kendi değer yargılarına göre yanlış olan şeyleri anlayabilme duygusu. Öznenin iyi bulduğu şeyler için hoşgörüye gereksinim yok. Hoşgörü, olumluluklar karşısında değil, olumsuzluklar karşısında harekete geçiyor.
Hoşgörü, aklımızın bir ürünü. Kişi, olgunluğu oranında hoşgörülü olabilir. Her şeyi eleştiren, her olaya kızan, insanın hatalarıyla var olduğunun bilincinde olmayanların hoşgörülü olmalarına hiç olanak var mı? Çünkü onlara göre dünyada tek mükemmel yaratık var: Kendileri. “Kuşların, balıkların hoşgörüsü duygusu yokmuş.” varsın olmasın, onların, hor görü ürünü dışlamacılık, ayrımcılık, eritmecilik kavgaları ya da savaşları yok.
Sağlıklı bir hoşgörüden söz edebilmemiz için en önce özgür akla gereksinimimiz var. Cemal Süreya’ nın “Hoşgörüyü bir özgürlük araştırması, bilinçli bir seçme işi olarak görmek gerekir.” sözü bu gerçeğin anlatımı. Özgür aklın olmadığı yerde hoşgörü, bilinçli bir seçimin ürünü değil, göz yumma, görmezlikten gelme, adam kayırma, adam sendecilik, taraf tutma gibi marazi tutumların kılıfı.
Yarın,”Sevgililer günü”. Eğer siz de “narteks ” olabiliyorsanız Hoşgörü için kullanabileceğiniz yeterince sevginiz var demektir.
Narteks
Sen için dışısın, ben dışın içi
Sen çiçeksin ben nar
Sen tohumsun ben zar
Sen yarınsın bulutlarda
Ben sana sürgün deli
Sen sarıyorsun beni gülüşünle
Sen koruyorsun beni acılardan
Aşkın koru külünde saklı.
Sevgililer gününüz kutlu olsun.
Hamdi Topçuoğlu