Rüyamda sen kendinden daha güzelsin. Gözlerin daha parlak, saçların canlı, tenin daha sıcak… Sokağa çıkma yasağını kim takar? Kaçıp koca kenti ardımızda bırakmışız. Kocaman bir ırmak denize kavuşmuş. Her taraf sazlık, adını bilmediğim otlar insan boyunu geçmiş. Çeşit çeşit kuşlar, su samuru, kaplumbağa ve ördekler. Suyun içinde kalmış kuru ağaçlara leylekler yuva yapmış. Havada baygın bir gelincik kokusu… İçimden “bu kadarı fazla artık,” diyorum. Öleceğimiz mi yaklaştı, nedir? Elin elime uzatıyor. Böyle kötü şeyleri aklına getirme…
Rüyamda sen her zamankinden daha mutlusun. Gülüşlerin içimi ısıtıyor. Sımsıcak… Kocaman bir gölün kıyısındayız. Küçük bir dere gölü kanal gibi denize bağlıyor. Onlarca başka küçük göl… Göz göz… Suyun içinde küçük balıklar geziniyor. Yürüdüğümüz patikalar dize kadar çiçek içinde. Bir düzlüğe oturuyoruz senle. Üzerimizden yumak yumak bulutlar akıyor. Süt mavi, pamuk pamuk… Gidelim artık diyorsun. Aklım yerinden uçuyor. Şimdi gitmek de nerden çıktı? En azından güneş denize ininceye kadar kalsak…
Rüyamda sen bir başkasın. Sessiz, sakin ve huzur dolu… Ve ansızın bir yağmur başlıyor. Güneş altında ışıl ışıl… Islanmaktan hiç böylesine mutlu olmamıştım. Sana bakıyorum. Başını yere eğip saçlarını topladın. Sonra suyunu sıktın. Yüzünde güneşin pırıltısı, gülüyordun. Metalik bir megafon sesi penceremde çınlıyordu. Taze ekmek geldi. Sıcak, taze ekmek… Rüyam tuzla buz oldu. Elinden hem uykusu, hem rüyası, hem şekeri alınmış çocuk gibi kalakaldım. Sokağa çıkma yasağı sürüyordu.
Nisan 2021
Seyfullah