Merhaba dostlar,
Siz de sıvacı kuşunun çağrısına kulak vermek ister misiniz?
SIVACI KUŞU
Güneş devşirirdi
Duru mavilerden
Dağlara serperdi
Künar fıstık
Bağlara serperdi
Şıra kokardı güz
Yağ akardı kış
Işıltılı yağmurların
Tadı baldı damakta
Şakıdıkça kayalarda
Çocuk yüzlerinde
Cem olurdu bereket
Latmos’ta zaman
Sonsuz bir masaldı herhal.
Geldiler
Altlarında kepçe,
Yüreklerinde kelepçe
Deldiler,
Ellerinde kazma kürek
Sav mı, sagu mu
Yoksa destan mıydı
Hatun dağından
Kutlu kayadan kopup gelen
Göç, göç çığlıkları kuşların.
Sormadı kimseler
Kimdi ebesi
Bu körebenin
Un ufak elenirken
Kocamış kayalar
Karardı güneşi Latmos’un
Çürüdü yağmurlar
Aklına bile düşmedi
Beylerin ve beyzadelerin
Neredeydi sıvacı kuşunun yuvası.
Göç düzerken
Benden de önce
Kırgın, öfkeli
Çözdü dengini
Kendini bul ey insan dedi
Hançeresi kırk düğüm
Sor, sevincin ne yandadır
Acıların kime miras
Hangi sandıkta saklıdır
Ödünsüz hırsların
Ve savaşlarının
Barış yeminli dili.
Ve ekledi yutkunarak
Bir de yosunlara sor,
Gül açarlar sarplarda
Avaz avaza,
Fırtınalara alışkın
Adem’den de önce
Lilith’ten beri
İnsana inat.
Savrulurken dağlar,
Sustu dilim
Kusarken bulutlar
Kurudu kalbim
Unuttum ne zamandı
Sur- u İsrafil
Küsmüş müydü Mikail,
Ne zaman gitmişti
Bu yerlerden
Bereketi kutsayan
Tanrılar tanrıçalar
Ne ben bildim
Ne o sır verdi
Sahi kimindi bu tufan
Bu kıyamet kimin?
Latmos ( Beşparmak Dağları) Marsyas/ Çine Çayı’dan Bafa Gölü’ne 35 kilometre uzunluktaki benzersiz bir dağ kütlesinin bir bölümü. Menderes Masifi de denilen kütleye on milyonlarca içinde oluşan başkalaşım kayaları, ne yazık ki bünyesinde bulundurduğu madenler nedeniyle bugün talan ediliyor.
Muhteşem çam fıstığı ( künar) ağaçlarıyla, zeytin dağlarıyla ve verimli Çine, Yatağan ve Söke ovalarını besleyen sularıyla gerçek bir doğa harikasını ne yazık ki hızla tüketiyoruz.
Sıvacı / çömlekçi kuşu da bu dağların sakinlerinden. Yuvasını usta bir taşçı ya da sıvacı gibi bu başkalaşım kayalarına yapan kuş da ne yazık ki bu talandan nasibini fazlasıyla alıyor.
Sevgili arkadaşım Kadir Vargı, deklanşöre bastığında bu mantar biçimli kayadaki sıvacı kuşunu görmüş müydü sormadım. Ama karede gözüme iliştiği an oturdum, yazdım yazdım….
Kuşlar da çekip gitmeden, bir kez daha yüreklerimize soralım.
On milyonlarca yılda oluşan bir kayayı, 60 70 yıllık ömrü olan biz insanlara, daha çok tüketmek için parçalayıp yok etme hakkını kim veriyor?
Yuvasını özenle o kayalara yapan sıvacı kuşları da mı sarsmıyor hırslarımızı? Bir kuşun yuvasını bozarken hiç mi aklımıza gelmez evleri depremle, selle, çığla yerle bir olan, canlarını yitiriren insanlarımızın acısı?
Hamdi Topçuoğlu
